She become seasick in rough seas.
- Fırtınalı denizlerde onu deniz tuttu.
In Greek literature, the Seven Seas were the Aegean, Adriatic, Mediterranean, Black, Red, and Caspian seas, and the Persian Gulf.
- Eski Yunan edebiyatında Yedi Deniz; Ege, Adriyatik, Akdeniz, Kara, Kızıl ve Hazar denizleri ile Basra Körfezi idi.
Aren’t they on the sea during the night?
- Geceleyin denizde değiller miydi?
You can't drink seawater because it's too salty.
- Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
He was head of America's Naval War College.
- O, Amerika'nın Deniz Harp Okulunun başkanıydı.
In the Cold War era, Soviet naval and air bases existed in Cuba and Vietnam.
- Soğuk Savaş döneminde Küba ve Vietnam'da Sovyet deniz ve hava deniz üsleri vardı.
The sea will turn deep by itself.
- Deniz kendi kendine derinleşecek.
This part of the sea is deep and dangerous.
- Denizin bu bölümü derin ve tehlikeli.
Drinking seawater can be deadly to humans.
- Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.
Layla couldn't drink seawater.
- Leyla deniz suyu içemedi.
He reached the blue sea.
- O, mavi denize ulaştı.
The sky is blue, the sea is also blue. The sky and the sea are blue.
- Gökyüzü mavidir, deniz de mavidir. Gökyüzü ve deniz mavidir.
The sea covers nearly three-fourths of the earth's surface.
- Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.
Earth is surrounded by sea water but if rain fails people will starve.
- Dünya deniz suyu ile çevrilidir ama yağmur başarısız olursa insanlar açlıktan ölecek.
Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species.
- Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.
He's a marine biologist.
- O bir deniz biyoloğu.
Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
- Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
He was carried by the waves away from the shore and out to sea.
- Dalgalar tarafından kıyıdan denize doğru sürüklendi.
They went to the maritime museum.
- Onlar denizcilik müzesine gitti.
Very little is known about the deep sea.
- Derin deniz hakkında çok az şey biliniyor.
The treasure was buried in the deepest of the sea.
- Hazine, denizin derinliklerine gömüldü.
He was carried by the waves away from the shore and out to sea.
- Dalgalar tarafından kıyıdan denize doğru sürüklendi.
The blue sky is reflected in the sea.
- Mavi gök, denize yansıyor.
The blue whale is the largest marine mammal, and the largest mammal on earth.
- Mavi balina en büyük deniz memelisi olup, dünyadaki de en büyük memelidir.
Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
- Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.
- Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.
Sami became an accomplished seaman.
- Sami başarılı bir denizci oldu.
Tom considered Maria to be the most beautiful mermaid he had ever seen.
- Tom, Maria'yı şimdiye kadar gördüğü en güzel deniz kızı olarak kabul ediyordu.