He has dozens of books about Japan.
- Onun Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
About a dozen trees had soon been planted.
- Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
She bought two dozen eggs.
- O, iki düzine yumurta satın aldı.