Sürücü ölümden kurtulacak kadar şanslıydı.
 - The driver was so fortunate as to escape death.
Seni tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum.
 - I feel fortunate to have known you.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
 - Fortunately, no one was hurt.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
 - Fortunately they had no storms on the way.
Bereket versin ki Tom kazada ölmedi.
 - Fortunately, Tom didn't die in the accident.