buluyorsun

listen to the pronunciation of buluyorsun
Türkisch - Englisch
Do you find
bul
{f} found

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

I found the book very interesting. - Kitabı çok enteresan buldum.

bul
rout out
bul
{f} finding

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

bul
{f} find

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detectives found no other evidence. - Dedektifler başka kanıt bulmadı.

The detective found absolute proof of the man's guilt. - Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

bul
ave
Englisch - Englisch

Definition von buluyorsun im Englisch Englisch wörterbuch

bul
bulletin
Türkisch - Türkisch

Definition von buluyorsun im Türkisch Türkisch wörterbuch

bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta