buket

listen to the pronunciation of buket
Türkisch - Englisch
(isim) Bouquet

He presented me with a bouquet of flowers. - Bana bir buket çiçek sundu.

Mary invited Tom over for dinner and Tom brought a bouquet of flowers and a bottle of red wine. - Mary Tom'u akşam yemeğine davet etti ve Tom bir buket çiçek bir şişe kırmızı şarap getirdi.

bunch of flowers, bouquet
posy
bir buket kırmızı gül rica ediyorum
I would like a bouquet of red roses
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Fr. Çiçek demeti
Çiçek demeti
Kısırlaştırılan dişi kedinin dikiş yerinin üzerine konulan geçici tampon
buket uzuner
iki Yeşil Susamuru, Kumral Ada-Mavi Tuna, Gelibolu gibi romanlarıyla tanınmış kadın yazarımız
buket uzuner
Romanlarının yanı sıra Benim Adım Mayıs, Karayel Hüznü, şairler şehri gibi öykü kitaplarıyla tanınmış kadın-yazarımız
buket
Favoriten