birkaç

listen to the pronunciation of birkaç
Türkisch - Englisch
several

The value of the painting was estimated at several million dollars. - Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.

Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century. - Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.

a few

You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago. - Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

some

He got a broken jaw and lost some teeth. - Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.

My father bought some CDs for my birthday. - Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.

a number of

Tom died a number of years ago. - Tom birkaç yıl önce öldü.

Tom and Mary have gone swimming together a number of times. - Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.

one or two
a few, some, several
few

I visited Romania a few years ago. - Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.

You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago. - Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

couple

Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital. - Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.

A couple of flights were delayed on account of the earthquake. - Depremden dolayı birkaç uçuş ertelendi.

number of

A number of passengers were injured. - Birkaç yolcu yaralandı.

Tom and Mary have gone swimming together a number of times. - Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.

deux
multiple

There were multiple disclaimers at the start of the video. - Videonun başında birkaç feragatname vardı.

The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court. - Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.

the few

Tom was among the few who stayed and helped. - Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.

You're one of the few friends I have. - Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.

few of
several of
leveret
{s} sundry
any

If you have any interesting books, lend me some. - İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.

I want some potatoes. Do you have any? - Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?

birkaç gün önce
the other day
birkaç yıl önce
a few years ago
birkaç çapulcu
a bunch of looters
birkaç iyi adam
a few good men
birkaç dakika içinde
in a couple of minutes
birkaç devletin egemenliği ile yönetilen ülke
condominium
birkaç dilim domuz pastırması verin lütfen
give me several slices of bacon please
birkaç dilim jambon verin lütfen
give me several slices of ham please
birkaç dilim peynir verin lütfen
give me several slices of cheese please
birkaç dilim salam verin lütfen
give me several slices of salami please
birkaç kişi
several persons
birkaç kişilik iş yapan kimse
oneman show
birkaç kişilik işi tek başına yapma
oneman show
birkaç kuşağı anlatan uzun roman
saga novel
birkaç parçadan oluşmuş
sectional
birkaç parçalı mobilya
sectional furniture
birkaç sesle şarkı söylemek
troll
birkaç sözcükten oluşan ifade
phrase
birkaç tane 40 wattlık ampul istiyorum
I would like to have a couple of 40 watt bulbs
birkaç ülkeye yayılan
pandemic
bir kaç
a few

Tom is only a few inches taller than Mary. - Tom Mary'den sadece bir kaç inç daha uzundur.

We almost got caught a few times. - Biz neredeyse bir kaçkez yakalandık.

bir kaç
a number of
bir kaç
a small number of
birkaç gün
a few days
Birkaç gün
few days
Birkaç gün
a few day
aynı anda birkaç işlem yapabilme
time sharing
burada birkaç hafta kalacağım
I'll stay here for a couple of weeks
herhangi bir sorun olduğu takdirde arayabileceğim birkaç numara verin lütfen
Please give me some numbers to call in case of trouble
ziyaret süremi birkaç gün daha uzatmak istiyorum
I'd like to extend my stay for a few days
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği
condominium
üst üste birkaç vuruş
(tenis) rally