birbirine

listen to the pronunciation of birbirine
Türkisch - Englisch

Definition von birbirine im Türkisch Englisch wörterbuch

<span class="word-self">birbirinespan>
each other

The two villages adjoin each other. - İki köy birbirine bitişiktir.

Tom and Mary are very close to each other. - Tom ve Mary birbirine çok yakın.

birbiri
one another

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

Let's try to understand one another. - Birbirimizi anlamaya çalışalım.

birbiri
each other

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

Japan and China differ from each other in many ways. - Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
one another

The two streets run parallel to one another. - İki cadde birbirine paralel çalışır.

All living things on earth depend one another. - Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
each other, one another
<span class="word-self">birbirinespan>
{f} tally
Türkisch - Türkisch

Definition von birbirine im Türkisch Türkisch wörterbuch

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu