birbirine

listen to the pronunciation of birbirine
Türkisch - Englisch

Definition von birbirine im Türkisch Englisch wörterbuch

<span class="word-self">birbirinespan>
each other

The two brothers smiled at each other. - İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.

Tom and Mary lie to each other all the time. - Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.

birbiri
one another

Alan Tate and I looked at one another for a while. - Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.

Let's try to understand one another. - Birbirimizi anlamaya çalışalım.

birbiri
each other

We don't know each other. - Biz birbirimizi tanımıyoruz.

We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry. - Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

<span class="word-self">birbirinespan>
one another

Tom and Mary depended on one another. - Tom ve Mary birbirine bağlıdır.

The three boys looked at one another. - Üç genç birbirine baktı.

<span class="word-self">birbirinespan>
each other, one another
<span class="word-self">birbirinespan>
{f} tally
Türkisch - Türkisch

Definition von birbirine im Türkisch Türkisch wörterbuch

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu