Do you know where your father went?
 - Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
 - Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Everybody knew that she was being pushy.
 - Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Everybody knew she could speak English well.
 - Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
 - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
 - Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
Ken can play the violin, not to mention the guitar.
 - Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
Ken is as tall as Bill.
 - Ken Bill kadar uzun boylu.
His name is known to everyone in this town.
 - Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
Mr Hashimoto is known to everyone.
 - Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
O, ona arabasını sattı.
 - Hun solgte sin bil til ham.
O, bana yeni arabasını gösterdi.
 - Hun viste mig sin nye bil.
Bu arabayı sana kim sattı?
 - Hvem solgte denne bil til dig?