Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
- It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the boy at the risk of his own life.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody is his own enemy.
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
Tom kendine ait olmayan bir şeyi götürdü.
- Tom took something that didn't belong to him.
Bana bu kitapların kime ait olduğunu söyle.
- Tell me whom these books belong to!
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.