Definition von bagajı im Türkisch Englisch wörterbuch
- bagaj
- {i} baggage
Watch your step, or else you will trip on the baggage.
-Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.
He doesn't carry much baggage on his trips.
-Gezilerinde çok bagaj taşımaz.
- bagaj
- luggage
What do I do if my luggage doesn't appear after I get off the plane?
-Ben uçaktan indikten sonra benim bagajım görünmüyorsa ne yaparım?
Tom doesn't carry much luggage on trips.
-Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.
- bagaj
- trunk
Tom opened the trunk and found it empty.
-Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
I put my suitcase in the trunk.
-Bavulumu bagaja koydum.
- bagaj
- {i} well
- araba bagajı
- trunk
- bagaj
- (Havacılık) carry on luggage
- bagaj
- (Otomotiv) rear deck
- bagaj
- (Otomotiv) luggage compartment
- bagaj
- (Askeri) troop space cargo
- bagaj
- hand luggage
- bagaj
- stuff
Tom started to pack up his stuff.
-Tom bagajını toparlamaya çalıştı.
What kind of stuff do you keep in the trunk of your car?
-Arabanızın bagajında ne gibi şeyler saklıyorsunuz?
- el bagajı
- hand baggage
- bagaj
- boot
Tom opened the boot to take out the spare wheel.
-Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
- arabanın bagajı
- trunk
- bagaj
- large box for storage or transport
- bagaj
- luggage, baggage
- bagaj
- luggage, baggage; boot, trunk
- bu bagajı taksi standına taşıyın lütfen
- Please take this baggage to the taxi stand
- el bagajı
- gripsack
- el bagajı
- carry on pieces
- el bagajı
- hand luggage
- el bagajı
- grip
- tavan bagajı
- (Otomotiv) roof stowage well
Relevante Übersetzungen
Definition von bagajı im Türkisch Türkisch wörterbuch
- BAGAJ
- (Osmanlı Dönemi) Fr. Yolcu eşyası
- BAGAJ
- (Osmanlı Dönemi) Yolcu eşyası koymaya mahsus yer, yolcu eşyası vagonu
- bagaj
- Otomobillerin yük konulabilen, genellikle arkada olan bölümleri
- bagaj
- Yolcu yükü
- bagaj
- Tren, vapur gibi taşıtlarda yolcuların yüklerinin konulduğu yer