Definition von ausgewählt im Englisch Türkisch wörterbuch
- chosen
- {s} seçilmiş
Her ay, 10.000 yen değerinde bir hediye sertifikası bu anketi tamamlayan rastgele seçilmiş otuz kişiye verilecektir.
- Each month, a gift certificate worth 10,000 yen will be given to thirty people chosen at random who have completed this questionnaire.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- chosen
- {f} seç
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
O, takımın bir üyesi olarak seçildi.
- He was chosen to be a member of the team.
- chosen
- tercihli
- chosen
- karar ver/yeğle/seç
- chosen
- cennete gitmek üzere seçilmiş olan
- elected
- {f} seç
Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.
- Dwight Eisenhower was elected president in 1952.
1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.
- In 1860, Lincoln was elected President of the United States.
- chosen
- seçilen
O, seçilenler arasındaydı.
- He was among those chosen.
- chosen
- seçilmek
Seçilmek istemiyorum.
- I don't want to be chosen.
- elected
- seçimle iş başına gelmiş
- chosen
- f., bak. choose. s. seçilmiş
- chosen
- {s} cennetlik
- chosen
- {s} seçilmiş olan
- elected
- seçilmiş
- picked
- elde kalan
- picked
- {s} seçme
Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
- The judges haven't yet picked the best book.
- picked
- {s} seçilmiş
Bebeğiniz için seçilmiş bir adınız var mı?
- Do you have a name picked out for your baby?
- picked
- {s} seçkin
- picked
- pick aç/kaz/kopar/seç
