Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet him at the coffee shop.
Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.
 - We had no customers, so we shut the shop early.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
 - There are very few shops and the cinema is awful.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
 - We're going downtown to go shopping.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
 - Local shops do good business with tourists.
Bütün ev işlerini yapmak zorunda kaldım, ama keşke sinemaya ya da alışveriş yapmaya gitseydim.
 - I had to do all the housework, but I wish I had gone to the movies or shopping.
Tom kontrol ettirmek için arabasını tamirhaneye getirdi.
 - Tom brought his car to the repair shop to have it checked.
Sami'nin bir araba tamirhanesi var.
 - Sami owns an auto body shop.
Tamir atölyesine gidiyorum.
 - I'm going to the repair shop.