I've been spending evenings with Tom.
- Akşamları Tom'la geçiriyorum.
Tom is usually at home on Sunday evenings.
- Tom Pazar akşamları genellikle evdedir.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
Good evening, how are you?
- İyi akşamlar, nasılsın?
Tom ate dinner in the dark.
- Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.
I have to be home tonight before it gets dark.
- Bu akşam hava kararmadan önce evde olmak zorundayım.
He worked from morning till night.
- O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.
- Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.
Tom gets home after 10:00 p.m. every day except Sunday.
- Tom Pazar hariç her gün akşam 10:00' dan sonra eve gelir.
We were arriving in Chicago at 9:00 p.m.
- Akşam 09:00'da Chicago'ya varıyorduk.
I had a good time last evening.
- Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
Good evening, how are you?
- İyi akşamlar, nasılsın?
We're going to visit the Sun. But in the cool of evening!
- Biz güneşe gideceğiz, ama akşam serinliğinde gideceğiz!
In the morning I usually drink coffee, in the evening I drink tea.
- Genellikle sabah kahve, akşam çay içerim.
Mother insists that we should be home by seven in the evening.
- Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.
Mary'e bu gece yemek hazırlaması için izin vereceğiz.
- Mary'nin bu akşam bizim için akşam yemeği hazırlamasına izin vereceğiz.