Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
 - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
 - I don't want to force you to do that.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
 - Act too forcefully and you'll start a war.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
 - Tom is a retired air force major.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
 - The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
 - At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Yasa artık yürürlükte değil.
 - The law is no longer in force.
Onlar geri yürürlükte olacak.
 - They will be back in force.
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
 - She forced him to eat his vegetables.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
 - Public pressure forced the army to act.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
 - Persuasion is often more effectual than force.