aerobik

listen to the pronunciation of aerobik
Türkisch - Englisch
tissue
needing oxygen to live of an animal
plant
aerobic

She worked as an aerobics instructor in her twenties. - O yirmili yaşlarda bir aerobik eğitmeni olarak çalıştı.

Real men go to the gym to pump iron, not to do aerobics. - Gerçek erkekler aerobik yapmak için değil, ağırlık çalışmak için spor salonuna giderler.

etc.; pertaining to oxygen
aerobics

She worked as an aerobics instructor in her twenties. - O yirmili yaşlarda bir aerobik eğitmeni olarak çalıştı.

Real men go to the gym to pump iron, not to do aerobics. - Gerçek erkekler aerobik yapmak için değil, ağırlık çalışmak için spor salonuna giderler.

Türkisch - Türkisch
Hızlı müzik temposu eşliğinde yapılan, vücudun çevikliğine ve hareketliliğine dayanan bir tür jimnastik
aerobik solunum
Hücrede yalnız moleküler oksijenin kullanıldığı bir solunum şekli
aerobik
Favoriten