Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
 - Tom shot Mary twice in the leg.
Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
 - A book worth reading is worth reading twice.
Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
 - Your income is about twice as large as mine is.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
 - My brother eats twice as much as I do.
Komite ayda iki kez toplanır.
 - The committee meets twice a month.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
 - I've climbed Mt. Fuji twice.
Yıldız Savaşlarını iki defa izledim.
 - I have seen Star Wars twice.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
 - You don't have to tell Tom twice to do something.