O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
 - She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
 - The eloquent scholar readily participated in the debate.
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
 - People thought him to be a great scholar.
O büyük bir devlet adamı ve bunun da ötesinde büyük bir bilgindir.
 - He is a great statesman, and what is more a great scholar.
Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.
 - Thirty-two Madagascan scholars are flying to China.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
 - A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.
 - This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.
Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı.
 - This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.
A Shakespearean scholar.