Tom doesn't get outdoors much.
- Tom çok açık havaya çıkmaz.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
We had a party in the open.
- Bizim açık havada bir partimiz vardı.
People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
- Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
We had a good time in the open air.
- Açık havada iyi zaman geçirdik.
We spent three hours in the open air.
- Açık havada üç saat geçirdik.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
Tom doesn't have much interest in outdoor sports.
- Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.
We spent the day in the open air.
- Günü açık havada geçiririz.
We had a party in the open.
- Bizim açık havada bir partimiz vardı.
Fresh produce is sold at an open-air market.
- Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
Italy is a large open-air museum.
- İtalya büyük bir açık hava müzesidir.
After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra açık hava gelir.