Tom was really decisive.
 - Tom gerçekten kararlıydı.
I'm not decisive enough.
 - Yeterince kararlı değilim.
Tom isn't a stable person.
 - Tom kararlı bir kişi değil.
The government of that country is now stable.
 - O ülkenin hükümeti atık kararlı.
Then I'm Conservative too, said Anne decidedly.
 - O zaman ben de Muhafazakarım dedi Anne kararlı bir şekilde.
He was quite decided in his determination.
 - O, niyetinde oldukça kararlıydı.
Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
 - On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
He was determined to finish the work at any cost.
 - O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
You mustn't sell Green Gables, said Anne resolutely.
 - Anne kararlı bir şekilde Green Gables'ı satmamalısın dedi.
I think I'm resolute.
 - Kararlı olduğumu düşünüyorum.
I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.
 - Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi.
I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.
 - Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi.