Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
- Sami spent her life controlling million-dollar deals.
Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
- I have trouble controlling my anger.
Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
- I have trouble controlling my emotions.
Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
- The pilot was having trouble controlling the aircraft.
Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
- Controlling my emotions is not my forte.
Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
- Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
Tom bir idari müdür olarak atandı.
- Tom has been appointed administrative director.
Alsace en küçük idari bölge.
- Alsace is the smallest administrative region.