We got him to carry our bag.
- Ona çantamızı taşıttık.
My bag is too old. I must buy a new one.
- Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
I can't find my vanity case.
- Makyaj çantamı bulamıyorum.
Put the case in the hands of the police.
- Çantayı polise bırakın!
Mrs. Baker had her purse stolen.
- Bayan Baker çantasını çaldırdı.
He stole my purse from me.
- O, benden çantamı çaldı.
Let's see what you've got in your suitcase.
- Çantanızda neyiniz olduğuna bir bakalım.
Although Eri's suitcase looks heavy, it's actually very light.
- Eri'nin çantası ağır gözükmesine rağmen, aslında oldukça hafiftir.
Jane has five handbags.
- Jane'in beş el çantası vardır.
I'll return to get my handbag.
- Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
- Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
I left my briefcase on the bus.
- Çantamı otobüste bıraktım.
Where is my satchel? It's on the chair.
- Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.