Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
 - Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
Aç insanların % 98'i gelişmekte olan ülkelerde yaşar.
 - 98% of hungry people live in developing countries.
Hindistan gelişmekte olan bir ülkedir.
 - India is a developing country.
Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.
 - Her studies contributed greatly to developing scientific research.
Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
 - Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
Turizmi büyük çapta geliştirme umutlarımız vardı.
 - We had hopes of developing tourism on a big scale.
Onun çalışmaları bilimsel araştırmayı geliştirmeye çok katkıda bulundu.
 - Her studies contributed greatly to developing scientific research.
Japonya gelişmekte olan ülkelere 2 milyar yenlik bir yardım paketini taahhüt etti.
 - Japan guaranteed a 2 billion yen aid package to developing countries.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
 - Advanced countries must give aid to developing countries.