danslı

listen to the pronunciation of danslı
Türkçe - İngilizce

danslı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

dans
dancing

The man dancing on the stage is my uncle. - Sahnede dans eden adam benim amcam.

Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday. - Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.

dans
{i} dance

This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed. - Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.

Linda does not dance much now, but I know she used to a lot. - Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.

danslı eğlence
shindig
danslı gösteri
revue
danslı parti
dance
danslı yemek
dinner dance
dans
dance-like
dans
dancing, dance, the art of dancing
dans
hop

I just hope no one saw me dancing. - Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.

Since the accident, Tom has given up hope of becoming a professional dancer. - Tom, kazadan beri profesyonel bir dansçı olma umudundan vazgeçti.

dans
the movements that comprise a specified dance, dance
dans
dance, party or event at which the guests dance
dans
orchestic
dans
of dance

She has bought a record of dance music. - O bir dans müziği plağı aldı.

dans
{i} jig

Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig. - Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.

Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances. - Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.

Dans
go dancing
dans
pas
dans
haka
dans
corroboree
müzikli ve danslı şov
cabaret
Türkçe - Türkçe
Dansı olan, dans edilen
Dans
raks
dans
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks: "Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur."- P. Safa
dans
Henri Matisse'in tanınmış bir tablosu
dans
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks