Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
I think he is Mr Brown.
- Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
Two people think of her as their daughter.
- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
Words express thoughts.
- Kelimeler düşünceleri ifade eder.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
- Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
Let's ponder that for a moment.
- Onu bir an için düşünelim.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
He contemplated taking a trip to Paris.
- Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.
Do you believe that elephants can contemplate life after death?
- Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?
He meditated for two days before giving his answer.
- Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.
I'm trying to meditate.
- Düşünmeye çalışıyorum.
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
- Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
His suggestion is worth considering.
- Onun önerisi düşünmeye değer.
Tom considered his options.
- Tom seçeneklerini düşündü.
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.