O, uçurumun kenarında durdu.
- He stood on the edge of the cliff.
Tom arabasını bir uçurumdan sürdü.
- Tom drove his car off a cliff.
Kayalık yolun üzerine yuvarlanır.
- The cliff hangs over the road.
Kayalıktan dalış yapmak istiyorum.
- I want to dive off the cliff.
Eski ev bir falez üzerinde bulunuyor.
- The old house stands on a cliff.