I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
- Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
I play the guitar in my spare time.
- Boş zamanımda gitar çalarım.
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.
In her leisure time, she enjoys swimming and tennis.
- Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.
The busiest people have the most leisure.
- En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.
He has no leisure for sport.
- Onun spor için boş zamanı yok.
Tom doesn't have much free time.
- Tom'un çok fazla boş zamanı yok.
What does Tom do in his free time?
- Tom boş zamanında ne yapar?