bir zamanlar

listen to the pronunciation of bir zamanlar
Türkçe - İngilizce
once upon a time

Once upon a time there was a poor man and a rich woman. - Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.

Once upon a time, there was a beautiful princess. - Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.

once

That dispute has been settled once and for all. - O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.

I met him once when I was a student. - Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.

Back then
in days of yore
at one time, once, once upon a time
lang syne
erstwhile
unce upon a time
at one time

At one time there were many slaves in America. - Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.

At one time, I used to go jogging every morning. - Bir zamanlar, her sabah koşardım.

bir zaman
sometime

Let's schedule a meeting sometime early next week. - Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.

Come and visit us in Paris sometime soon. - Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.

Türkçe - Türkçe
Zamanında, vaktiyle, eskiden
bir zaman
Geçmiş zamanda, eskiden, vaktiyle
bir zaman
Belirli bir süre, biraz
bir zamanlar