beheimatet

listen to the pronunciation of beheimatet
Almanca - Türkçe
oturan, sakin, mukim; doğumlu
İngilizce - Türkçe

beheimatet teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

native
yerel

Hala yerel pirinç kekleri yemeyi seven insanlar var. - There are still people who love eating native rice cakes.

Öğrenmekte olduğunuz dili onların konuştuğu bir ülkeyi ziyaret edemiyorsanız, o dilin ana dilini konuşanların takıldığı ve orada takılmaya başlayacağı bir yerel bar bulun. - If you can't visit a country where they speak the language you are learning, find a local bar where native speakers of that language hang out and start hanging out there.

indigenous
{s} yöreye özgü
indigenous
(Tıp) endijen
indigenous
(Tıp) indijenöz
indigenous
bir yere özgü
indigenous
fitri
native
fıtri
indigenous
içkaynaklı
indigenous
yerli

Yerli Meksika sanatına olan sevgisi, onun çöküşü oldu. - His love for indigenous Mexican art became his downfall.

Brezilya'daki bazı yerli kabileler keresteciler tarafından tehdit edilmektedir. - Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers.

indigenous
- to (bir yere) özgü, (bir yerde) doğal olarak bulunan/yetişen
indigenous
içkaynakli
indigenous
{s} to (bir yere) özgü, (bir yerde) doğal olarak bulunan/yetişen
indigenous
doğuştan olan
indigenous
(Tıp) Tabiî, fitrî, endijen
indigenous
{s} doğal
indigenous
{s} özgü

Bu bitki Kanada'ya özgüdür. - This plant is indigenous to Canada.

native
doğal, bağımsız