Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.
- Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
Tom şu anda bir başkasıyla evlidir.
- Tom is married to someone else now.
Benim anadilim bir başkası için yabancı dildir.
- My native language is a foreign language for someone else.
... that someone else hadn't ordered, and I'd find some ...
... effectively heals itself with the support of someone else ...