Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
He's just gone on leave.
- O az önce izinli gitti.
I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
- Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
It began raining just now.
- Az önce yağmur yağmaya başladı.
I have only just arrived.
- Sadece az önce geldim.
I only just left Tom.
- Az önce Tom'u terk ettim.