Anne had red hair and a fiery temper.
- Anne'in kızıl saçları ve ateşli bir öfkesi vardı.
We had a fiery debate in this respect.
- Bu hususta ateşli bir tartışma yaşadık.
Mark is an ardent football fan.
- Mark ateşli bir futbol taraftarıdır
He is an ardent music lover.
- O ateşli bir müzik aşığıdır.
Tom told Mary that he was hot.
- Tom Mary'ye ateşli olduğunu söyledi.
I wish there were some hot girls in my class.
- Keşke sınıfımda bazı ateşli kızlar olsa.
The patient is feverish this afternoon.
- Hasta bu öğleden sonra ateşli.
I feel very feverish.
- Ben çok ateşli hissediyorum.
The author is a fierce critic of American foreign policy.
- Yazar, Amerikan dış politikasının ateşli bir eleştirmenidir.
Dan is a firearms expert.
- Dan bir ateşli silah uzmanıdır.
I don't have a firearm.
- Bir ateşli silahım yok.
Tom is a firearms expert.
- Tom bir ateşli silahlar uzmanı.
Sami and Layla shared a passion for firearms.
- Sami ve Leyla ateşli silahlar için olan bir tutkuyu paylaşıyorlardı.