arabulucu

listen to the pronunciation of arabulucu
Türkçe - İngilizce
peacemaker

A peacemaker was summoned. - Bir arabulucu çağrıldı.

The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker. - Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.

negotiator

Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement. - Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.

We have a good negotiator on the staff. - Personelde iyi bir arabulucumuz var.

conciliator
intercessor
moderator
mediator

A good mediator can make a deal go smoothly. - İyi bir arabulucu anlaşmanın sorunsuz geçmesini sağlayabilir.

Let's settle this issue without a mediator. - Bir arabulucu olmadan bu sorunu halledelim.

intermediary
woman mediator
pacifier; mediatrix
interceder
go between
(Hukuk) mediator, peacemaker, intermediary
mediator, intermediary, conciliator, go-between, peacemaker
reconciler, conciliator, mediator
intermediate
arbiter
peacekeeper

The United Nations sent peacekeepers to Bosnia. - Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.

reconciler
go-between
internuncio
{i} pacifier
gobetween
negotiate
arabulucu rol üstlenmek
(Politika, Siyaset) hold a mediatory position
Türkçe - Türkçe
arabulan, iki tarfa aracılık eden
arabulucu