Boston'a geri dönmek zorundayım.
- Ich muss nach Boston zurück.
Tıp fakültesine geri dönüyorum.
- Ich kehre auf die Medizinische Fakultät zurück.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- Ich bin zurückgekommen, um dir zu helfen.
Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.
- Ich weiß nicht, wann sie zurück sein wird.
Rus büyükelçisi şaşkına döndü.
- The Russian ambassador was taken aback.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
He will be back in a second.
- Er wird gleich zurück sein.
I'll be back in two hours.
- Ich bin in zwei Stunden zurück.
Do friends sleep with friends and then murder them? Dima asked in return.
- Schlafen Freunde mit Freunden und ermorden sie dann?, fragte Dima zurück.