O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- She boasted of having won the first prize.
O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
- He carried off the first prize at the chess tournament.
Tom'dan ilk önce nefret ettim.
- I hated Tom at first.
İlk önce kimse bana inanmıyordu.
- No one believed me at first.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.
- At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
İlk önce kimse bana inanmıyordu.
- No one believed me at first.
Tom ilk zamanlar Mary'ye inanmıyordu.
- Tom didn't believe Mary at first.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
Başlangıçta, onun senin erkek kardeşin olduğunu sandım.
- At first, I thought he was your brother.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
Tom her ayın ilk gününde kira öder.
- Tom pays rent on the first day of every month.
Kiranı her zaman ayın ilk gününde ödemen gerekiyor.
- You're supposed to always pay your rent on the first of the month.