Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Tom Mary'den epeyce daha genç.
- Tom is quite a bit younger than Mary.
Onu epeyce daralttığını söyleyebilirim.
- I'd say that narrows it down quite a bit.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Ona oldukça çok borçluyum.
- I owe him a great deal.
Tom oldukça çok okur.
- Tom reads a great deal.