yetkisi

listen to the pronunciation of yetkisi
التركية - الإنجليزية

تعريف yetkisi في التركية الإنجليزية القاموس.

yetki
{i} authorization

I need authorization. - Yetkiye ihtiyacım var.

We need authorization. - Yetkiye ihtiyacımız var.

yetki
warrant
yetki
{i} authority

He has got both authority and ability. - Onun hem yetkisi hem de yeteneği var.

He abuses his authority. - O yetkisini kötüye kullanıyor.

yetki
{i} power

The ruling class will not surrender its power. - Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.

The document grants full powers to Manuela. - Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.

yetkisi alınmış
decommissioned
yetkisi (birisine) aittir
hold(s) the authorization to
yetkisi dahilinde
within the grasp of
yetkisi dahilinde olma
(Ticaret) intra vires
yetkisi olmayan
nonauthoritative
yetki
competence
Yetki
privilege
yargı yetkisi
(Hukuk) jurisdiction
atama yetkisi
(Askeri) assignment jurisdiction
icra yetkisi
(Politika, Siyaset) executive power
kullanma yetkisi
disposition
pazarlama yetkisi
(Tıp) marketing authorization
temsil yetkisi
power of attorney
vekalet yetkisi
(Kanun) commission
yetki
(Kanun) license
yetki
exercise power
yetki
capacity
yetki
commission
yetki
(Kanun) licence
yetki
mandate
yetki
locus standi
yetki
right

All right, I'm in charge now. - Tamam, şimdi yetki bende.

yetki
attribute
yetki
province
yetki
(Ticaret) line position
yetki
(Kanun) venue
yetki
{i} faculty
yetki
cognizance
bir konuda bilgisi veya yetkisi olan kimse
knowledge or authority on a subject that one
yetki
authorize

You are not authorized to enter there. - Orada girmek için yetkili değilsiniz.

You're not authorized to be here. - Burada olmak için yetkili değilsin.

yetki
authorises
yetki
authorise
yetki
authority on
Başkanın İhtiyat Talep Yetkisi
(Askeri) Presidential Reserve Callup Authority
ayırma yetkisi
discrimination
belge yetkisi
(Bilgisayar) document authority
buyruk verme yetkisi
(Hukuk) imperium
cezai yargı yetkisi
(Hukuk) criminal jurisdiction
denizaltı harekat yetkisi
(Askeri) submarine operating authority
devletin kamu hizmetlerine ilişkin yetkisi
(Hukuk) public services competence
devletin kişisel yetkisi
(Hukuk) personal jurisdiction
devletin ülkesel yetkisi
(Hukuk) territorial jurisdiction
devletlerin yetkisi
(Hukuk) jurisdiction of states
döviz işlemleri yapma yetkisi almış kişi veya kurumlar
(Hukuk) authorized dealers in foreign exchange
ekleme yetkisi
(Bilgisayar) add authority
fesih yetkisi veren şart
cancel clause
gerçek kişilerin yetkisi
(Hukuk) legal capacity of natural persons
girme yetkisi olan
ingressiveness
iade yetkisi
(Kanun) return authorization
idam etme veya af yetkisi
power of life and death
ilave uçak yetkisi
(Askeri) backup aircraft authorization
imza yetkisi
(Ticaret) signing authority
imza yetkisi olmak
have authority to sign
kamulaştırma yetkisi
eminent domain
kanun yetkisi
(Kanun) legal power
karar alma yetkisi
(Hukuk) power to take decisions
karar verme yetkisi
arbitrament
kaza yetkisi
(Kanun) judicial power
kaza yetkisi ile ilgili olarak
jurisdictionally
kullanma yetkisi
(Bilgisayar) use authority
muhabere istihbaratı harekat görevlendirme yetkisi
(Askeri) signals intelligence (SIGINT) operational tasking authority
müdürlük yetkisi
managerial prerogative
müdürlük yetkisi
authority of directorate
nesne yetkisi
(Bilgisayar) object authority
nihai yargı yetkisi
(Kanun) final jurisdiction
okuma yetkisi
(Bilgisayar) read authority
papalık yetkisi olan
pontifical
sarf yetkisi
(Askeri) expenditure credit
silme yetkisi
(Bilgisayar) delete authority
tahsil yetkisi
(Ticaret) collecting power
tahsilat yapma yetkisi
(Ticaret) collecting power
takdir yetkisi
(Hukuk) judicial discretion
takdir yetkisi
(Ticaret) discretional power
takdir yetkisi
judicial discrection
tam yargı yetkisi
(Hukuk) unlimited jurisdiction
tasarruf yetkisi anlaşması
(Politika, Siyaset) dispositive treaty
tayin etme yetkisi
(Politika, Siyaset) power to appoint
teftiş yetkisi
visitatorial power
teknik inceleme yetkisi
(Askeri) technical review authority
telsiz frekans tahsis yetkisi; sınırlı ateş bölgesi
(Askeri) radio frequency authorization; restrictive fire area
tutuklama yetkisi
(Hukuk) power to detain
veto yetkisi
(Kanun) veto power
yargılama yetkisi
jurisdiction
yetki
fiat
yetki
authorization , clearance
yetki
competence, sufficiency of knowledge, judgment, or skill (in a particular field)
yetki
vis
yetki
competency
yetki
authority, delegated power, authorization, warrant
yetki
authority, power
yetki
sword
yetki
warranty
yetki
(Hukuk) capacity, power
yetki
command
yetki
dominium
yetki
{i} potency
yetki
{i} jurisdiction

This case is outside my jurisdiction. - Bu durum benim yetki alanımın dışında.

yetki
pale
التركية - التركية

تعريف yetkisi في التركية التركية القاموس.

YETKİ YETKİSİ
(Hukuk) Bir kimsenin kendi yetkisini kendisinin belirlmesi;kompetenz-kompetenz.Yetkiye hüküm yetkisi
YETKİ
(Hukuk) Bir işi veya görevi yapabilme hakkı
Yetki
salahiyet
Yetki
mezuniyet
takdir yetkisi
bakınız: takdir hakkı
yargı yetkisi
Yargılama gücünü veren yetki
yasama yetkisi
Yasama gücü, teşriî kuvvet
yetki
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salâhiyet, mezuniyet
yetki
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet: "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşaya devretmişti."- T. Buğra