She brought up the three children alone.
- O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
My youngest brother was brought up by our grandmother.
- En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.
How does she bring up her children?
- O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?
How do you bring up your children?
- Sen çocuklarını nasıl yetiştiriyorsun?
Rice is grown in rainy regions.
- Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
You walk on and I will catch up with you later.
- Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.
He'll soon catch up with Tom.
- O yakında Tom'a yetişecek.