He was very gifted and talented.
- O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
There is no room to doubt that he is a gifted artist.
- Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
Who do you believe is the most capable?
- Kimin en yetenekli olduğunu düşünüyorsun?
Tom is one of the most talented people I know.
- Tom tanıdığım en yetenekli insanlardan biridir.
Tom is a talented singer.
- Tom yetenekli bir şarkıcıdır.
Joseph is a skilled economist.
- Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
Tom is skilled, isn't he?
- Tom yetenekli, değil mi?
Tom is a very able teacher.
- Tom çok yetenekli bir öğretmendir.
An able sportsman should be brave.
- Yetenekli bir sporcu cesur olmalı.
Tom and Mary are both very competent teachers.
- Tom ve Mary her ikisi de çok yetenekli öğretmenler.
He was a famous poet and a competent diplomat.
- O ünlü bir şair ve yetenekli bir diplomattı.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
Penguins are accomplished swimmers.
- Penguenler yetenekli yüzücülerdir.
Tom is an accomplished swimmer.
- Tom yetenekli bir yüzücüdür.
You have great talent. You are truly gifted.
- Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
He has a good art of talking.
- O, konuşma sanatında yeteneklidir.
I wasn't very efficient.
- Çok yetenekli değildim.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
We were incredibly intelligent about some of the hazards that we faced.
- Biz karşılaştığımız tehlikelerin bazıları hakkında inanılmaz yetenekliydik.
The girl is skillful with her fingers.
- Kız parmakları ile yeteneklidir.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
This isn't any ordinary ability.
- Bu sıradan bir yetenek değildir.
The girl lacked musical ability.
- Kız müzikal yetenekten yoksundu.
You must be very talented, so as I!
- Sen, benim gibi çok yetenekli olmalısın.
Musical talent can be developed if it's properly trained.
- Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
- Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
Tom is a skillful carpenter.
- Tom yetenekli bir marangozdur.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.
- Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.
He boasted about his skills.
- O, yetenekleri hakkında övündü.
You're a very gifted artist.
- Çok yetenekli bir sanatçısın.
He was very gifted and talented.
- O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
- Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
You can't know his merits by his appearance.
- Onun görünüşüyle yeteneklerini bilemezsin.
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
- Ben yüksek yönetim çalışmaları için nihayet yetenek sınavını geçtim.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
You have good instincts.
- Senin güzel yeteneklerin var.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.