yaramazlar

listen to the pronunciation of yaramazlar
التركية - الإنجليزية
rascals
plural of rascal
yaramaz
scamp
yaramaz
{s} mischievous

He was as mischievous as any boy in the class. - O sınıfındaki herhangi bir erkek çocuğu kadar yaramazdı.

Tom is quite a mischievous child. - Tom oldukça yaramaz bir çocuktur.

yaramaz
impish
yaramaz
naughty

It was naughty of Mary to pull the kitten's tail. - Kedi yavrusunun kuyruğunu çekmek Mary'nin yaramazlığıydı.

Tom has been very naughty, hasn't he? - Tom çok yaramazdı, değil mi?

yaramaz
prankish
yaramaz
{i} pickle
yaramaz
puckish
yaramaz
{i} scalawag

Tom is such a scalawag. - Tom böyle bir yaramaz.

yaramaz
rogue
yaramaz
scampish
yaramaz
rascal
yaramaz
unserviceable
yaramaz
ill-behaved
yaramaz
scamping
yaramaz
non-effective
yaramaz
mischief

A little mischief can be a good thing. - Biraz yaramazlık iyi bir şey olabilir.

The little boy got into mischief when he was left alone. - Küçük çocuk yalnız bırakıldığında yaramazlık etti.

yaramaz
elfish
yaramaz
bad
yaramaz
wicked

Pinocchio, you wicked boy! - Pinokyo, seni yaramaz çocuk!

yaramaz
not up to much
yaramaz
unsuitable
yaramaz
handful
yaramaz
mischievious
yaramaz
of avail
yaramaz
undisciplined
yaramaz
noneffective
yaramaz
rompy
yaramaz
scapegrace
yaramaz
unserviceable, useless, good-for-nothing; naughty, mischievous; scamp, rascal, scallywag, scalawag
yaramaz
useless, good-for-nothing
yaramaz
skittish
yaramaz
good for nothing

His grandfather used to say to him: Tom, you're good for nothing. - Onun büyükbabası ona Tom, sen hiçbir işe yaramazsın derdi.

This tool is good for nothing. - Bu alet hiçbir şeye yaramaz.

yaramaz
unmanageable
yaramaz
perisher
yaramaz
elfin
yaramaz
elvish
yaramaz
obstreperous
yaramaz
little perisher
yaramaz
naughty; mischievous
yaramaz
fidget
yaramaz
sly
yaramaz
{s} roguish
yaramaz
scallywag
yaramaz
elf
التركية - التركية

تعريف yaramazlar في التركية التركية القاموس.

Yaramaz
elçeme
yaramaz
Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan
yaramaz
Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı (çocuk): "Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu."- R. N. Güntekin. Çapkın
yaramaz
Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı
yaramaz
Çapkın
yaramaz
Uygun ve yararlı olmayan