yarılma

listen to the pronunciation of yarılma
التركية - الإنجليزية
split up
split
splitting
rive
rupture
fission
(Biyoloji) disruption
{i} cleavage
cleavaue
yarılmak
rend
yar
lover
yar
{i} love

The mischievous son loved his dad. - Yaramaz oğul, babasını sevdi.

Tom asked me to help him write a love letter. - Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.

yarılmak
crack
yarılmak
to be split
yarılmak
be split
yarılmak
split
yarılmak
fracture
yarılmak
open
yar
rive

We'll go wash ourselves in the river tomorrow. - Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.

If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim. - Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.

yar
cleave
yar
{f} rived
yar
{f} riven
yar
{f} slit
yarılmak
gape
yar
Split
yar
clove

Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health? - Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?

yar
cloven
yar
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

yar
scarp
yar
precipice
yar
precipice, cliff
yar
cliff
yar
{f} breach
yar
incise
yarılmak
slit
yarılmak
to split, split open: Bu karpuzlar yarıldı. These watermelons have split open
yarılmak
chap
yarılmak
split off
yarılmak
to be split, to split, to crack
yarılmak
burst
yarılmak
yawn
yarılmak
to be split; to be split in two; to be split down the middle; to be cleaved, be rent; to be slit
yarılmak
tear
yarılmak
rip
yarılmak
cleave
yarılmak
dehisce
yarılmak
brust
yarılmak
rive
yâr
friend
yâr
lover; friend
yâr
beloved, love; lover
yâr
helper
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف yarılma في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

yar
Quick and agile; easy to hand, reef and steer

to make a ship best weighed, or yarest in her going.

yar
Yemen Arab Republic [Yemen (Sanaa) or North Yemen]; used for information dated before 22 May 1990 or CY91
yar
Youth at Risk
yar
A nautical exclamation used by sailors or pirates to express anger, dismay or approval
yar
No real translation, just used at the end of a verb to make it a command Not meant to be used when speaking to superiors Examples
yar
Yard and silvviculture materials including bark, woodchips, leaves, grass clippings, brush, small tree limbs, and stumps
yar
Especially of a sailboat, of a vessel which is quick, and agile. Of one which is easy to hand, reef and steer
التركية - التركية
Yarılmak işi
(Osmanlı Dönemi) TEFATTUR
Yarılmak
patlamak
Yarılmak
(Osmanlı Dönemi) BEYTARA
Yarılmak
(Osmanlı Dönemi) TEFEKKU'
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Âşık. Mâşuk, sevgili
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Yardımcı
YÂR
(Osmanlı Dönemi) f. Dost, ahbab, tanıdık
yar
Sel sularının toprağı aşındırmasıyla meydana gelen yer yarığı, uçurum
yar
Uçurum
yar
Deniz, göl, ırmak gibi su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum: "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur."- Atasözü
yar
Yarık, çatlak
yarılmak
Yarmak işi yapılmak
yarılmak
Yarma işi yapılmak. Üzerinde yarık açılmak
yarılmak
Üzerinde yarık açılmak
yarılma
المفضلات