The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
- Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
While there is life, there is hope.
- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
This experience counts for much in his life.
- Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır.
You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
- Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
I like living with you.
- Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
There is no hope of his being alive.
- Yaşaması konusunda hiçbir umut yok
The living beings of the past were very different from those of today.
- Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
I'm sick of this hand-to-mouth existence.
- Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
Ghost existence does not prove that there's life after death. They can be elements of another dimension.
- Hayalet varlığı ölümden sonra yaşamın olduğunu kanıtlamaz. Başka bir boyutun unsurları olabilir.
In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days.
- Öz yaşam öyküsünde, defalarca mutsuz okul günlerinden bahsediyor.
This was one of the best days of my life.
- Bu, yaşamımın en iyi günlerinden biriydi.
Although she lives nearby, I rarely see her.
- Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
Tom no longer lives in Boston.
- Tom artık Boston'da yaşamıyor.
What is the average life span in Japan?
- Japonya'da ortalama yaşam süresi nedir?
Some companies guarantee their workers a job for life.
- Bazı şirketler işçilerine yaşam boyu bir iş garanti ediyor.
I am accustoming to this life style.
- Bu yaşam tarzına alışkınım.
Their traditional life style no longer exists.
- Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.
Take a fresh look at your lifestyle.
- Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
Tom has a healthy lifestyle.
- Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
A household is a group that shares the same living space and finances.
- Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
The average American living space is twice as large as the living space in Japan.
- Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.
This is the American way of life.
- Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
This book will give you a clear idea of the American way of life.
- Bu kitap size Amerikan yaşam tarzı hakkında net bir fikir verecektir.
I think my living with you has influenced your way of living.
- Sizinle yaşamamın yaşam tarzınızı etkilediğini düşünüyorum.
My grandmother never changed her style of living.
- Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
This is the American way of life.
- Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
Mars'ta hayat var mı?
- Mars'ta yaşam var mı?