She had lived in Hiroshima until she was ten.
- On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.
Here's the house where he lived.
- İşte onun yaşadığı ev.
Mike has a friend who lives in Chicago.
- Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
Meerkats live in Africa.
- Mirketler Afrika'da yaşar.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
Long live the Soviet Union!
- Çok yaşa Sovyetler Birliği!
Long live the Tatoeba Project!
- Çok yaşa Tatoeba Projesi!
Hurray! I have found it!
- Yaşasın! Ben onu buldum!
They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
- Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
Did you know that some foxes lived on this mountain?
- Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
What animals inhabit those islands?
- Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?
Indians inhabited this district.
- Yerliler bu bölgede yaşadılar.