yüzer

listen to the pronunciation of yüzer
التركية - الإنجليزية
floating

The police found Tom's body floating in the harbour. - Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.

Tom's body was found by fishemen floating adrift in the sea. - Tom'un cesedi denizde başıboş yüzerken balıkçılar tarafından bulundu.

(something) which floats, floating: yüzer çapa sea anchor/floating anchor. yüzer havuz floating dry dock. yüzer köprü floating bridge. yüzer vinç floating crane
buoyant
yüzer burç
(İnşaat) floating bush
yüzer buz
drift ice
yüzer bölge
floating zone
yüzer havuz
floating dock
yüzer havuz
wet dock
yüzer iniş pisti
seadrome
yüzer keçe
floating seal
yüzer kol
floating lever
yüzer köprü
floating bridge
yüzer kütüklerden oluşan engel
boom
yüzer piston
floating piston
yüzer vinç
floating crane
yüzer yük depoları
(Hukuk) floating storages
yüzer çöp
(Askeri) floating trush
Deniz Kuvvetleri Yüzer Taktik Komuta Sistemi
(Askeri) Navy Tactical Command System Afloat
sahra sirküleri; son koordinasyon; (bataklık tipi bir arazide) yüzer köprü; yüze
(Askeri) field circular; final coordination; floating causeway; floating craft; force commander
önceden konuşlanmış yüzer kuvvet
(Askeri) afloat pre-positioning force
التركية - التركية
yüzer
المفضلات