Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Derin deniz fobisine sahip misin?
- Do you have deep sea phobia?
Deniz kendi kendine derinleşecek.
- The sea will turn deep by itself.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Onun romanları benim için çok anlaşılmazdır.
- His novels are too deep for me.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
- Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
Bu kitabı iyi biliyor gibisin; Kitaptan bir çok alıntı yapıyorsun.
- You seem to know this book very well; you use a lot of quotations from it.
Tom'un pes bir sesi var.
- Tom has a deep voice.
Onlar ona yürekten hayrandır.
- They admire her deeply.
Tom onun gözlerinin içine yürekten baktı.
- Tom stared deep into her eyes.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... -And a lot of our students don't have internet access. ...
... is making you a lot of money. ...