O, her zamanki gibi geç geldi.
- She came late as usual.
Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- They're late, as usual.
Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.
- Needless to say, Judy came late as usual.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
Tom her zamanki gibi erkenden kalktı.
- Tom rose early as always.
Mary, her zamanki gibi, eşsizdir!
- Mary, as always, is inimitable!
She studies as hard as ever.
- Sie lernt so fleißig wie immer.
That actress is as beautiful as ever.
- Diese Schauspielerin ist schön wie immer.