الإنجليزية - التركية
تعريف waves that break on an ocean shoreline في الإنجليزية التركية القاموس.
- surf
- dalgalar üstünde tahta ile kıyıya doğru kaymak
- surf
- (fiil) sörf yapmak
- surf
- {f} sörf yap
Sörf yapmaya bayılıyor.
-He is really crazy about surfing.
Christopher Columbus Pirate Bay'ın sularından zevk aldı ve oraya sık sık sörf yapmaya giderdi.
-Christopher Columbus enjoyed the torrents of Pirate Bay and would often go surfing there.
- surf
- kıyıda kırılan köpüklü dalgalar
- surf
- {i} köpüklü dalga
- surf
- dalga köpük
- surf
- {i} kıyıya vuran köpüklü dalgalar
- surf
- {i} kıyıya çarpıp çatlayan dalgalar
- surf
- {i} kıyıya çarpıp çatlayan dalgalarda oluşan beyaz köpükler
- surf
- {i} sörf
Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?
-Did you have a good time swimming and surfing?
Bu plaj sörfçüler için bir cennet.
-This beach is a paradise for surfers.
- surf
- çatlayan dalgalar
- surf
- sörf yapmak
Sörf yapmaktan hoşlanmam.
-I don't like surfing.
- surf
- dalga köpüğü
- surf
- {i} kıyıya çarpıp çatlayan dalgaların sesi
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف waves that break on an ocean shoreline في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- surf
waves that break on an ocean shoreline
الواصلة
WAVES that break on an o·cean shore·lineالتركية النطق
weyvz dhıt breyk ôn ın ōşın şôrlaynالنطق
/ˈwāvz ᴛʜət ˈbrāk ˈôn ən ˈōsʜən ˈsʜôrˌlīn/ /ˈweɪvz ðət ˈbreɪk ˈɔːn ən ˈoʊʃən ˈʃɔːrˌlaɪn/
Resimler
المفضلات