Hava günden güne ısınıyor.
- Es wird von Tag zu Tag wärmer.
Bu ılık hava şubat için anormaldir.
- This warm weather is abnormal for February.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Onun sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.
- Her warm personality adds charm to her beauty.
Bugün güzel ve sıcak.
- It's nice and warm today.
O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.
- He warmed himself with a pocket heater.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Sanırım film içten bir filmdi.
- I think the movie is a very heart warming one.
Onları çok içten bir biçimde karşıladı.
- She extended a warm welcome to them.
Tom says that digital audio lacks the warmth of vinyl records.
- Tom meint, dass digitalen Tonträgern die Wärme einer Schallplatte fehlt.
He felt the warmth of the sun on his skin.
- Er spürte die Wärme der Sonne auf seiner Haut.