Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- She was mimicking the various people in our office.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Değişik bilgiler topladı.
- He collected various information.
Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
- Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
O her türlü spor sever.
- She likes all kinds of sports.
Her türlü insanla bağlantı kurar.
- He comes into contact with all kinds of people.
Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
- Modern society is overflowing with all sorts of information.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.