Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
- The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
Takvimimde doğum gününü işaretledim.
- I marked your birthday on my calendar.
Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
- The cattle are marked with brands.
Hayat belirgin şekilde gelişti.
- Life has improved markedly.
Onlar arasında belirgin bir fark var.
- There is a marked difference between them.